November 10, 2010

NET HASTALIGI

Evet, yanlış okumadınız. Gelişen toplumun gelişen oyuncağı olan internette yaşayan orda yemek yiyip dostluklar kuran bir toplulukla karşı karşıyayız dersek, bu yanlış bir ifade olmayacaktır. 1980 ler Turkiyesinde sadece ofis kullanımı olan luks olarak degerlendirilen ve bunun bir ileri sonucu olan Kablosuz LAN , WLAN ve diger teknolojiler artık evlerimizde ayda 30 milyon gibi cok cuzi miktarda para gerektiren servis neticesinde cirit atar oldular. Gazete, Televizyon ve diger media aracılıgıyla ne kadar yararlı bir şey olduguda reklam edildikten sonra yemege hazır bir urun ( joleli bir pasta gibi degerlendirilebilir ) ile karsı karsıya bırakılan halk tabiki bunu kullanır oldu ve bunu kullanmanın verdigi zevkte ayrı bir ovunçkaynagı oldu. Artık Anneler eşlerine interneti kullanabiliyorum derken, cocuklar baba sana e-posta adresi alayım diyordu yirminci yuzyılın erken yarılarında. Net kafeler olagan ustu bir sıcrama yaparak artık konvansiyonel kafe kavramını degiştirdi ve insanların kafalarında yer etmeye basladı. Cep telefonları ile birbirine ulaşamayan veya bir cep telefonu olmayan (ki artık bu da cok olası bişey degil) kişiler e-posta ile birbirlerine ulaşmaya başladı ve bunu cok ama cok ucuza getirdikleri içinde kendilerini sanslı sandılar veya bazıları tarafından sayıldılar. Fakat artık orta seviyeli ailelerinde evlerine girmeye başlayan internet toplum yapısındada değişimlere neden olmaya başladı. Eski yapıda kırılmalar başlaması cok ilginctirki yine aynı toplum tarafından goz ardı edildi. Fakat bunun en onemli nedeni olarak gosterilmesi gereken bu surecin tabikide cok yavas gerceklesmesi oldu.


Toplum yapısı aslında Turk ailesinde Ahlak uzerine kuruluydu. 1950 turkiyesi için.Fakat tabiki yaygın media aracları ile bu tip insann  yapısı farklı dusunce ve yasam tarzları ile karsı karsıya geldi Dolayısıyla bunlardan etkilendi. Bu media aracları uzerine sayısız yazı bulunabilir. Fakat bu yazımda esas olarak internetin uzerinde durmaya calısacagım.


Internet ile birlikte artık uzak mesafeler yakın olmasıyla beraber insanlar teknolojinin buyuk meyvesini yemeye basladılar. Artık siparişler veriliyor netten alış veriş edilmesi cesaretlendiriliyordu halende oyle devam etmekte. Artık insane  ayakkabısını giymeye gerek kalmadan bilgisayarının onunden yiyicegini ayarlıyor ucagına billet alıyor veya telefon acabiliyor. Fakat en onemlisi artık bu insane netin tatlı meyvesinin verdigi o tatlı tat uzerine acaba daha ne yapılabilir ve daha fazla nasıl kullanabilir nasıl bundan yararlanabilirim sorusunu sormaya basladı.  Ve artık nette sohbet odaları kendini gostermeye basladı, boylece ilginc bir arkadaslık ortamı olusmaya basladı. İlginc cunku bu ortam gercek diye tabir ettigimiz ortamdan farklılık arz etmekteydi. Insanlar boyle bir ortamda şeytana bile donusebiliyorlardı etmedigi lafları eder oluyolardı. Ahlak cercevesi zaten gevşemede olan toplumun alt yapısındaki catlak kendini basınclı dunyanın bir boşalım sahnesi olarak interneti goruyor ve orda kırılıyor kendini ve nefsini ortalıga bırakıyor bundada zevk alıyordu. Insanlar boyle ortamlarda belki hic gorusmeyecegi insanlarla gorusuyor onlara asık oluyor veya nefret ediyordu. Bu soylenenlerin ışıgında konusulacak olursa, boylece yeni bir dunyanın alt yapısı atılmış oluyor diye dusunmek cok yanlış bir dusunce olmasa gerek. Fakat bu ortamın başka bi r eksisi varki ondan bahsetmek esas bu yazının ozunu oluşturacagını dusunmekteyim.


Internet ortamında yapılan gorusmeler ilk aşamada yuz yuze diye tabir edilen ve Web-cam denilen aygıtlar ile gorusmeler gibi olmuyor. Cunku konusulan insan guvenilir olarak degerlendirilmiyordu en oncesinde. Boylece ilk başta sanal odalar die tabir edilen yerlerde “text” ler yazılıyor ve tanışılıyor. Daha sonrasında konusmalar iki tarafada guven taşıması suretiyle sesli gorusmelere ve hatta video iletimine kadar gidebiliyor. Fakat dostlukların ve oluşturulan(veya kendiliginden olusan) sevgilerin gercek hayata taşınması gercekleşmiyor veya gercekleşse bile kalıcı ve uzun soluklu olmuyor. Tabiki bu tur arkadalık kurmak zaman isteyen bir surec olsada bu surec tamamen kişiden kişiye değişebiliyor. Lakin cogusu arkadas olmaya musaait oldugundan buyuk zaman gecirmeye gerek bile duyulmuyor. Fakat bunun bir sonucu olarak bu tur insanların internette zaman gecirmeleri ve hatta odalara admin olup 7/24 bu odalarda bulun maları ve odaları kolacan etmeleri su soruyu akıllara getiriyor: Bu insanlar neden bu kadar zaman geciriyorlar ve bunu yapmaya deger buluyorlar? Aslında cevap bir kac boyutta incelenmesi gereken toplumumuzun bu tür “imalat insan” lara neden olan sorusununda cevabı olma baglamında buyuk onem arz etmekte.


Bir Arkadasımdan işitmiştim, kendisi benimle aynı alanda calısıtıgından benimle aynı dersleri alıyordu dolayısıyla sabahları verilen derse gelir oda arkadasının actıgı odadan bahsederdi. Sabah erken kalkıp deneme amaclı selam veriyorum diyordu ve anlık cevap aldıgını ekliyordu. Okuldan akşam uzeri dondugu zaman aynı selama aynı kişi tarafından yine anlık cevap verilmesi kişilik bozuklugundan ileri geliyor sonucuna varmakta bizleri zorlamaz diye dusunuyorum. Bu cok ilginc bir bagımlılık kendinize bir nik alıyorsunuz ve o nikle beyaz sayfa uzerinde yasıyorsunuz boyle anlattıgım gibi cok cansız olduguna bakmayın bunu yapan boyle yaşıyan ve bu renksiz ortamdan hoşlananlar baglananlar ve kopamıyanlar var. Bu isimlerle karizma oldugunu sanan, o isim ile cagrılan gercek hayattaki dostu ile bile bu ismi kullanır olan insan tipleri olusuyor gunumuz dunyasında.


Yaş ortalamaları tabi genelde genc yaşlardan başlıyor, belki cogunlugu 15-30 yas olustursada yaşları 40 ve uzeri olan insanlarda bulmak mumkun, tabi bu net ortamının verdigi rehavet ile yalan soyleyenlerde bu şekilde bir kamooyu yoklaması yapılırsa sonuclara golge dusurecegı aşikar. Peki nik değişimi olsa? Veya nasıl oluyorda sıkılmıyorlar? Hatta işleri gucleri yokmu? Gibi sorularda cevaplarını araştırılmak suretiyle bulabilirler fakat en uç orneklerden başlansa bile..orta derecede girip çıkan bi selam veren ve hatta bakıp ama konusmayan tipte insanlarında varlıgından bahsedilebilir. Diger bir konu ise bu tur odalara girme nedeni. Tabi odaların konu başlıgı onem teşkil ediyor fakat rehavetin yaygın olması ve gunun verdigi o gerginlik hatta “toplumun baskısı” diye adlandırılan aptalca dusunce neticesinde insan ortama ayak uyduruyor ve genelde ahlaki olarak bozuk odalarda zaman geciriliyor. Tabiki ilk başlarda iç sıkıntısı oluşturan bu davranış ileride arkadaslıklarında oluşması ile gormezden geliniyor ve boylece yapılmaması gereken seyler veya soylemekten ar duyacagı seyleri soylerken sıkıntı duyulmuyor. Bunu, ben internet ortamının, cok masum ama bir o kadar sinsi çözme mekanizması diye degerlendirmek istiyorum.


Tabi odalar demişken bu odalardan sorumlu kişilerinde varlıgından bahsetmek gerekir. Genel anlamda birşey soylemek ve bu soyleneni butun herkese uygun gormek yanlış bir tespit olucaktır, fakat internet cok kucuk ve degersiz bir işi buyuk, buyuk onemli  kişilikleri sıradan gosterme baglamında eleştirileri hak ediyor malesef. İşte tamda bu anlamda, kendini gercek hayatta ispat edememenin Verdigi içsel itme durtusu bu tip insanların nette forum kurmaları, oda acmaları veya sanal bir ortam oluşturup arkadaslar edinmesi ve kurdugu bu ortamda soz sahibi olması ile sonuclanıyor. Bir oda acmak ile veya forum programlamak ile, bilgisayara hakim oldugu dusuncesi olusuyor ve hatta kendini internetin uzerinden hali hazırda yazılmış olan hack programlarını kullanarak (kodlar hakkında en ufak bir bilgisi olmadan) internetin korkulu ruyası olarak gormeye baslıyor. Kullandıgı program ile neye kime hangi derecede zarar vericeginin farkında bile olmayan bu tip insanlar odalarda istemedikleri kişileri atabiliyor boylece odadaki arkadasına hava yapmış olabiliyorlar. Zaten meselenin esas boyutuda bu yonde bir hava/karizma peşinde olunması. Tabi bu soylenenlerin tam tersi olup, boyle bir amaca mensup olmayan fakat internette yaşayan kişilerinde varlıgından bahsetmek mumkun. Ne varki, yukarda zikredilen benliği tatmin genelde genc yaslı insanlarda gorulen bir olay. Fakat sunuda belirtmekte yarar varki 40 yaşında olupta 20 yaşındaki olgunlugunu tamamlamamış gencler gibi davranan kişilerde bulmak mumkun bu ortamda. Her ne olursa olsun, bu ortamı seviyesiz, konusmaya degip degmiyecegi supheli ve olgun kişilerin az bulundugu bir ortam olarak degerlendirmek gercekten uzak bir tespit olmayacaktır.

No comments:

Post a Comment