October 28, 2011

Askerlik, anilar ve teskere

Evet, gun geldi ve askerlik hizmetini tamamladik. Vazifemizi yerinde getirmis olma binlinciyle bir kac kelam edesim var. Hem umarimki benim gibi dovizli askerlik yapicak arkadaslarimin azda olsa belki meraklarini gideririm hemde bu vesile ile kendimi ve surec icerisinde edindigim anilarimi paylasma firsati bulmus olurum.

Ben 124 uncu donem dovizle askerlige tabi (kidemlimi kidemsizmi bilmiyorum) piyade er/erbas ben. askerlik vazifemi yerine getirme umidiyle Burdur da piyade binbasi maruf kislasina 3 ekim pazartesi gunu yaklasik 4pm civari teslim oldum. Aslinda ekimin ilk uc gunu teslim olunabiliyordu ama son gun teslim olmam bana ogutlenmisti ve bende oyle yaptim. Burdur haliyle cok kucuk bir memleket bi tane gazi caddesi var boylu boyunca burduru ikiye ayiriyordu. Ha tabi bide cumhuriyet caddesi zaten anadolunun sehirleri ile azbucuk hasirnesir olan biri gazi ve cumhuriyet isimli caddelerin her yorede bulundugunu bilir. Dolayisi ile ben pek sasirmadim : ). Neyse, kislaya ilk adim attigimda ruh halim dorusunu solemek gerekirse bir kampci edasi ile  salina salina dag tepe viyaduk gezinen birinin ruh halinden farksizdi. Sanki bugun  kislaya giricem yarin cikicakmisim gibi. Ama tabiki oyle olmadi...

Ilk adimi attik iceriye. Bizi tabi bir kac asker gurubu karsiladi kimlik sorudu cantalari aradi ve en onemlisi teyit etti bilgilerimizin Alaya dogru intikal ettirilip ettirilmedigini kontrol etmek maksadi ile sorular soruldu. iceriye girdik. sesli bir asker gurubu kimisi rutbeli kimisi rutbesiz: 60 arli sandelye guruplari goze carpiyor. ilk gurup sandelyelerin en arkasindaki siraya oturdum. Onumuzde bayrak ataturk ve silahli kuvvetlere ait fotograflar ve birde masa onunce on basi cavus ve diger assubaylar. Kontroller yapiyorlardi sanirim. cantalari bir kenara koyduk oturduk ve bekledik. ilk 60 arli sandelye gurubu doldu. Bu aslinda su demekti; 3400 mangasi toplandi ilerideki 21 gun boyunca bircok seyi paylasicagin yemegini ve istimani beraber yapicagin arkadas gurubu belirlenmisti. Tabi o an kimseyi tanimadigin icin her biri bana beyaz sayfa gibi gorunmekteydi. 21 gun sonra herbirinin ustune tanidigim yuzleri ile yazilar yazdigim 60 bos sayfa...

Bu islede bittikten sonra bizi kisla icindeki genisce bir bahceye aldilar. Bahce kisla girisindeki genis alani kapliyordu agaclar ile golgelenmis beyaz cakil taslari ile kaplanmisti. Arka tarafinda Is bankasi ve telefon kulubeleri vardi. Oturduk tekrar. Ordada siraya sokulduk ve ilk brifing imizi aldik. Ayrica el kitaplari dagittilar bizde okuduk. Askerlik hakkinda kisa bilgiler veren bu kitap, aslinda bizim gibi kisa donem yapan Er ler icin onemli bilgiler tasiyordu. Cantalarimiz tekrar arandi. Inanilanin aksine ilaclara izin veriyorlardi. Elektronik alet edevat cep telefonu ise yasak. Daha sonra bizi revirin onunde bulunan sandalyelere oturttular ve formlar doldurttular. Kisaca saglik kontrolu yapilan bu yerde iki tanede igne yedik. Igneler yapildi ve ardindan kislanin icine sarkan yolun uzerinde bulunan depolarin yanina goturulduk. Depolarda bot, kamuflaj, kep ve palaska falan verildi. Hava kararmisti ve usumeye baslamistik. Burdurun gece sogugu mesurmus megersem. Gunduzun gunesi epeycene yakiyor ekim ayinda ama gecesi bir hayli usutebiliyor. Ustumuze gore kamuflaj ve bot bulamadik tabiki. Askerde hersey first come first serve esasina dayandigi icin, nerdeyse hic bir zaman ilk olamadim. Bolcana bir kamuflaj darcana da bir bot aldim ustume. Aslinda bot 42 numaraydi ve ben 42 giyiyodum ama bot vuruyor yeni oldugundan. 1 numara buyuk alinmasini tavsiye ederim. Pantolon da epeycene genis olmasi dolayisi ile kemer lazimdi ve ben evden kemer getirmemistim. Depodan ciktik ben sol elimle pantolonumu tutuyor sag elimlede cantama sahip olmaya calisiodum...

Koguslara dogru adimlarimizi siklastirdik. igne yedigimiz kolumuz agri icinde tabiki. Koguslar dolmus denildi bizi hizmet bolugunde bir kogusa yerlestirdiler. Kogus 32 kisilik yataklarin oldugu, tuvaletin banyonun da kogusun parcasi oldugu bir oda. Dolayisi ile 24 saat koku servisi sunuyor. Yalniz kogusta adim aticak yer yok full yatak doldurmuslar. Kogusun girisinde birsey ilgimi cekiyor. Odanin hacmini hesaplamislar daha sonra kogustaki kisi sayisina yani 32 ye bolmusler ve elde edilen sayiyada kogustaki er basina dusen Oksijen miktari diye adlandirmislar. Bu su demek: Her er kendine dusen miktar oksijeni gece boyu kullanabilir. Baskasinin hakkina tecavuz heryerde oldugu gibi askeriyedede yasak. Peki kendine dusen miktardaki O2 yi bitirirsen ne yapmalisin? Valla bu sorunun cevabini bilemiyorum ama sunu biliyorumki o kadar sesli bir ortamda bunu dusunmeye zaman yok. Ses demisken kogustaki sesler hakkinda bilgi vermek isterim. Kogustaki sesleri 3 cesite ayirabiliriz. ilki Horlama die tabir ettigimiz periodik olmaktan uzak kisiye ozel olarak sesli veya sessiz sekilde vuku bulan nefes alis verisleri dolayisi ile disari cikan ses. ikincisi kisilerin yatma saatinden sonra karsilikli diyaloglar ile ortaya cikardiklari sesler. Ve sonuncusu ise uyur gezer olan bazi arkadaslarin uyku halinden cikmadan ortaya cikardiklari anlamsiz ses obekleri. Bu ucuncusu pek sik sik orataya cikmasada kogus seslerini siniflandirma acisindan kayda deger.

Ilk gecemizde gayet rastgele verilen yataklarimiza yattik ve ertesi sabah 5:30 - 6 civari kaldirildik. ilk sabahin verdigi ilk olmak ozelligi olsa gerek etrafimiza bakip neredeyim? ne yapiyorum? gibi tanimaya yoneik sorularimizi soruyorduk. Aslinda her sabah assagi yukari ayni seyler yapiliyordu. Uyandiktan sonra, tras, dis fircalama hallediliyor, namaz kilanlar namaz kiliyor, kamuflaj, palaska ve mont giyiliyor ve disarida 5li sira yapiliyordu. Sira tamamlandiktan sonra yani 60 kisi tam saydiktan sonra, manga komutani onderliginde yemekhane yolu tutuluyordu. Yemekhanenin oradada ayrica sira yapilip sayi aliniyor ve daha sonra bu komutana bildiriliyordu. Bu genelde tekrar ediliyordu her sabah. Sabahin sogugu unutulucak bir soguk degildi gercekten. Soguk icinde yemek yedigimiz yemek kaplarina ve bardaklara isliyor, yemek yerken metal kap ve bardaklara degen ellerimiz usuyordu. Yemek oncesi bazen dua ediliyordu topluca: "Milletimiz var olsun, Tanrimiza hamd olsun, afiyet olsun" diye. Dua sonrasi dikkat cekilior yeme emrine mutakip, catal ve kasiga saldiriyorduk. Belki ilk baslarda medeni olan insanlar bile askerligin sonuna dogru vahsilesmislerdi. Buda bence insan piskolojisi namina kayda deger bir detay :)

Ustumuze verilen uniformanin 5 beden buyuk oldugu bir donemden geciyorduk saka yok. 3 gun elimle tuttum yururken botlarimin ayagima vurmasi esliginde her adimim bana ayri bi azapti sanki. 3. gun bir gemici arkadasin bana kemeri uzatmasi ile bu azap son bulsada ayagimdaki ayakkabinin degistirilmesi daha uzun sure aldi. Bu tur zorluklari ceken ben aslinda bir nevi disaridaki hayatta ne kadarda rahat bir hayatim oldugunu telakki etmis oldum. Bazen konferanslar olurdu konferans odasinin onunde buyukcene bir kuyruk yapip 1 saat bekleme sonrasi  icer girerdik, yerimizi alip uyumaya calisirdik. Hantal uniformalarmiydi nedeni yoksa ayagimiz vuran botlarmi veya konferans saolunun isisimi bilemiyorum ama iceride uykumuz geliyordu, cogusu horluyordu bile. Seslerini bastimak icin insanlar bazen konusma takliti yapiyorlardi ve komutanlarin bagirmali ve sozlu uyarilarina maruz kaliyorlardi. Hayat biras bosa yuvarlaniyor gibiydi. Biras hoyrat biras rastgele. Ben ve digerleride akisina birakmis arada bir sorgulasakta olan biteni tekrar elimizi cebimize koyuyor suruyle beraber akinti yonune dogru ilerliyorduk.

Devam edicek.